Sosyal Medyaya Bağlı Hayatlar

Yaşadığımız yüzyılın bize getirdiği nimetlerden, şüphesiz en popüler olanı; sosyal medya platformları.

Hepimizin eşini dostunu takip ettiği en az bir hesabı vardır. Kitlelere hitap eden insanlar ve markalar için tüketiciye en yakın ulaşılabilecek mecra da yine sosyal medyadır. Bu mecraların anlık iletişim özellikleri ile her şeyden her an haberimiz oluyor.

 Kendi hayatlarımızı sergiliyor ve başkalarının hayatını merak ediyoruz, yetmiyor övgülerimizi veya nefretimizi kusuyoruz.

Asıl rahatsız edici yanı ise bu sonsuzluğun;  henüz kendi benliğini tamamlamamış veya tamamlamakta olan gençlerimiz için hedef sapmasına yol açması. Marka ve sponsorluklarla mükemmelleştirilen kadınlar ve erkeklerin bir standart haline gelmesi, gençlerde “O” gibi olma gayretine neden oluyor. Zira bu gerçek üstü standartlar gereği, kendilerini olmadıkları birisi gibi gösteriyor ve özgünlüklerinden vazgeçiyorlar. Bu sokaklarda birbirinin aynısı ve mutsuz insanların dolaşması sonucunu doğuruyor.

Her insanın içinde kocaman bir cevher olduğunu düşünüyorum. Belki sadece farkedilmeyi yada geliştirilmeyi bekliyor olabilir.

Kendimizi tanıyıp, iyi olan taraflarımızı öne çıkartmalı, sivri köşelerimizi törpülemeliyiz. Gerçekten gelişerek, kendimize özgü yanlarımızla var olmalı ve özgünlüğümüzle kendimizi sevmeliyiz. Bir dostun, sevgilinin hayatına veya topluluklara dahil olmak için dış görünüşün aslında pek önemli olmadığını zamanla anlayabilirsiniz. İnsanlar eninde sonunda; anlaşabilecekleri ve iletişim kurabilecekleri, ortak zevklerde buluşabilecekleri kişileri hayatlarına dâhil ederler.

Kendiniz olmaktan asla vazgeçmeyin.

Bir sonraki yazımda özgüvenimizi tazelemenin yollarından bahsedeceğim.

O zamana kadar sevgiyle kalın.