© Nasıl Haber 2018- 2024

21. Yüzyılda Siyaset ve Yeni Açılımlar Forumu’nda ”İnsanlığın İyiliği İçin Öneriler” oturumu yapıldı

Kapadokya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Yazar Alev Alatlı: ”Şu anda insanoğlunun çektikleri 20. yüzyıldan az değildir. Geçen bunca zamana rağmen bir şey öğrenmediğimiz kanısındayım. Atom bombası bize bir şey öğretmedi. Şiirler yazdık, gözlerimiz doldu ama bir şey öğrenmedik. 1. Dünya Savaşı’ndan önce de bir şey bilmiyorduk, 2. Dünya Savaşı daha acı oldu” AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı: ”Orijinal amaçlarını hedeflerini kaybetmiş olsalar bile pek çok toplumsal kurum, süreç ve kural, üstlendikleri sosyal roller sebebiyle hayatiyetlerini sürdürmeye devam ediyor. Bunların da bir kısmı böyle devam edecek”

İSTANBUL (AA) Kapadokya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Yazar Alev Alatlı, insanoğlunun çektiklerinin 20. yüzyıldan az olmadığını dile getirerek, "Geçen bunca zamana rağmen bir şey öğrenmediğimiz kanısındayım. Atom bombası bize bir şey öğretmedi. Şiirler yazdık, gözlerimiz doldu ama bir şey öğrenmedik. 1. Dünya Savaşı'ndan önce de bir şey bilmiyorduk, 2. Dünya Savaşı daha acı oldu." dedi.

Alatlı, AK Parti'nin iktidara gelişinin 20. yıl dönümü dolayısıyla Hilton İstanbul Bosphorus Otel'de düzenlenen "21. Yüzyılda Siyaset ve Yeni Açılımlar Forumu"na video konferansla bağlandı.

"İnsanlığın İyiliği İçin Öneriler" başlıklı panelde konuşan Alatlı, insanoğlunun bunca yıllık geçmişe rağmen değişmediğini söyledi.

Herkesin ilerlemelerden bahsettiğini anlatan Alatlı, "Bunlar ilerleme değil. Bunlara küçük ışık diyebiliriz. İnsan ömrünün uzadığını söylüyorlar. Tıptaki ilerlemelerin kısmı azamı, sadece zorlanmış bir makineye bağımlılık gibi. Bir insanı 9 yıl makineye bağlı yaşatmak insanın ilerlemesi anlamına gelmiyor. Belki bu işkence süresinin uzaması gibidir. Şu anda insanoğlunun çektikleri 20. yüzyıldan az değildir. Geçen bunca zamana rağmen bir şey öğrenmediğimiz kanısındayım. Atom bombası bize bir şey öğretmedi. Şiirler yazdık, gözlerimiz doldu ama bir şey öğrenmedik. 1. Dünya Savaşı'ndan önce de bir şey bilmiyorduk, 2. Dünya Savaşı daha acı oldu. Esasen meselenin köküne inmezsek, bütün bu toplantılarımız, düşünce kuruluşlarımız bizi bir yere getirmez." diye konuştu.

Alatlı, insanların sergilendiği "İnsanat bahçeleri"nin 1958'e kadar varlığını sürdürdüğünü anımsatarak, şöyle devam etti:

"Sanırım son kapatılan Belçika'daydı. Belçika Kongo'nun sahipliğini yapmıştı ama aynı Belçika en son alınan bilgilere göre DEAŞ'a en çok militan yollayan ülke oldu. Abdülhamid Han'a 1905'te düzenlenen suikast girişiminde yine Belçika başrollerdeydi. Hatta suikastçı oradan ithal edildi. Bir ulus görüyorsunuz ama 200300 yıl içi acımadan bu işleri yapıyor. Oturduğunuz yerden fikircilik yarışına girerseniz ki üniversitelerde olan budur, üst üste sayfalar ekliyorsunuz ama en sonunda Belçika'nın en çok terörist yaratan ülke olduğunu söyleyemiyorsunuz. Çünkü kimse kalkıp da 'Bu eski bir karın ağrısının sonucudur, bir öfkesi var bu insanların.' demiyor. Bunu diyen de olmadı bugüne kadar. Geçen sürede hiçbir şeyin değişmediğini söylüyorum. Teknolojiyle bir şeylerin değişeceğini söyleyenler var. Katılmıyorum. Marks'ın lafına yakın düşen bir sözüm olacak: 'Teknoloji insanın afyonudur.' Neden bunu söylüyorum? Çünkü teknoloji ona ulaşamayanların elini kolunu bağlar. Bize masal anlatır. Afrika'da bir su kuyusunu kendisi açamayan milyonlarca insan varken, siz Batı teknolojisinin nelere kadir olduğunu anlatırsanız ben sizi dinlemem. Teknoloji sizi sindirir, size yardım etmez."

Salgın ve kurumların değişim süreci

AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı, iki gün boyunca panellerde konuşulan konuların ana temasının "zemin kayması" olduğunu dile getirerek, eski dünyanın bittiğini ifade etti.

"Okul" kavramını, "Endüstri devriminin icatlarına göre, fabrika düzeniyle fabrika bandıyla hazırlanmış dört duvar arasında hammaddelerin alınıp, mamul maddeye dönüştürülme süreci olarak özetlenebilecek bir kurum." diyerek tanımlayan Avcı, şu ifadeleri kullandı:

"Oysa 'Bugünün koşullarında yeni teknolojik imkanlar, yeni toplumsal ilişkiler, yeni toplumsal yapılanmalar çerçevesinde okulun artık eskisi gibi sanayi devriminden sonra örgütlendiği biçimiyle sürmesi şart değildir' diyorduk. Ama bunu böyle söylemek yetmiyordu. Bunu nasıl yapacağımızı da anlatmamız gerekiyordu."

Salgında sosyal bilimcilerin farklı bir süreç geçirdiğini dile getiren Avcı, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Alternatif örgütlenme modellerinin neler olabileceğini yaşayarak gördük. Şöyle bir senaryoyu beş sene önce birileri benim okul için söylediklerimi daha da genelleştirerek bütün toplumsal örgütlenmeler için, ulaşım için, sağlık sistemleri için, savunma sistemleri için bütün toplumsal süreçler için pandemi dönemini yaşadığımıza benzer bir senaryoyu önerseydi, 'Şöyle bir deney yapalım ve görelim bakalım bu dediklerimiz doğru mu?' diye herkes buna itiraz ederdi. Pandemide gördük ki pekala oluyormuş. Üstelik çok hazırlıksız yakalanmış olmamıza rağmen... Mesela okul dediğimiz kurum, sanayi devriminden sonra biçimlendirilirken öne alınan önceliklendirilen birçok fonksiyonunu yitirmiş olabilir ama zaman içerisinde başka fonksiyonlar kazandı. Dolayısıyla orijinal amaçlarını, hedeflerini kaybetmiş olsalar bile, pek çok toplumsal kurum, süreç ve kural, üstlendikleri sosyal roller sebebiyle hayatiyetlerini sürdürmeye devam ediyor. Bunların da bir kısmı böyle devam edecek."

"Küresel yönetim sistemi işlemiyor"

Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, geçen 30 yılda kökten değişiklikler olduğunu, bugünün dünyasını "Belirsizlik dünyası" diye isimlendirdiklerini söyledi.

"Yarın ne olacağını bilmediğimiz için anarşi diyebiliriz." diyen Akgün, şöyle devam etti:

"Kesinlikle 'Yarın daha iyi olacak.' diyemiyoruz. Küresel yönetişim sistemi işlemiyor. Ukrayna ve Suriye'de gördük. Pandemi de bu sistemi sorguladı ve sistem bu sınavı geçemedi. Diğer konu ise normlarla alakalı. Biz maalesef Batının Orta Doğu'da insan haklarını desteklemesini bekliyoruz. Bilhassa 2008'den sonra liberal anlayış bir kriz içerisinde. Ne zaman bir ülkeye gitsem, kütüphaneye giderek yeni kitaplar arıyorum. Bunun çıkar yolu nedir? Anahtar kelime çeşitlilik. Tek medeniyetin değerlerini takip edemeyiz. Batı sona yaklaşıyor. Dünya düzeninin kurucu unsurunu düşünmeliyiz. Birbirimizle daha çok konuşmalıyız. Klasik eserleri daha çok ziyaret etmeliyiz. Büyük felsefi eserleri incelemeliyiz. Dinlerin değer ve gelenek öğretisine dönmeliyiz. Daha fazla etkileşimimiz olmalı. Diyalog yarının inşası için kilit rolde."

Panelde Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi'nden Dr. François Burgat, Notre Dame Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ebrahim Moosa, Katar Üniversitesi'nden Doç. Dr. Muhammad alMukhtar alShinqiti, Remembering Srebrenica Kurucusu Dr. Waqar Azmi, eski Gürcistan Savunma ve İçişleri Bakan Yardımcısı Nodar Kharshiladze, eski Norveç İklim ve Çevre Bakanı Erik Solheim, TEPAV Ortadoğu ve Orta Asya Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Hilmi Demir, Haaretz Gazetesi'nden Amir Oren, Kapadokya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Ali Karasar, Güney Afrika'nın eski ABD Cape Town Büyükelçisi Ebrahim Rasool, Nükleer Çağda Barış Vakfından Dr. Ivana Nikolic Hughes panelde sunum yaptı.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER